Arama Sonuçları
"" için 257 öge bulundu
- Yalçın Nereye Koşuyor? - Kitap Tavsiyesi
Yalçın Nereye Koşuyor? - Kitap Tavsiyesi Emin ÇÖLAŞAN Yayınevi: Milliyet Yayınları Tür: Roman Basım Tarihi:1985 Sayfa Sayısı:241 Hayali belgelerle İller Bankası’nın çaycısı iken 1990’ların dolancılık suç kategorisinde olan bankerliğe adım atan Yalçın Doğan, tutuklanır ve mahkeme 25 yıla hüküm verir; lakin bankerlik suçundan hapishanede yatan tek banker Yalçın Doğan olur… Buna üzelen Doğan, dönemin ve dönemimizin usta gazetecilerinden olan Emin Çölaşan’a mektuplarla ulaşarak hikâyesini anlatır. Sağolsun Çölaşan’da bu mektupları öyküleştirerek, biz, okuyuculara Doğan’ın ve dönemin banker hikayesini anlatmıştır. Çaycı, hamburgerci, kooperatifçi, gazeteci, sanayici ve nihayetinde 1980’lerin bankerlerinden biri olmuştur Yalçın, sıf zengin olduğu için, bankerliği sırasında, İstanbul’da Bebek Otel’de Kadir İnanır’ı şık bir kadınla içki içerken görürken, Hilton Otelde Sadri Alışık ile tanışıp onu masasının hesabını öder; yine bankerliği sayesinde dönemin en güzel, alımlı kadınlarla beraber olurken siyasilerle de tanışma fırsatı bulur…. Yalçın Doğan aslında Turgut Özal’ın ülkede başlattığı liberal politikaların getirilerinden sadece birisiydi aslında. Tek istediği, Koç, Sabancı, Şarık Taralar gibi dönemin ünlü holdinglerinden birine sahip olmak ve çok çok zengin olmaktı. Ama işler umduğu gibi gitmez. Ve hikâyesini Çölaşan bize anlatır. Kitap aslında iki cilttir. İkinci cildini maalesef sahaflarda bulamadığımdan sadece birinci cildi hakkında yazdım. Yakın tarihle ilgilenen, Turgut Özal’ın liberal politikalarının getirileriyle ilgilenen, ekonomiyle ilgilenen herkesin okuması gerekir. Tarihe “bankerler krizi” olarak geçen olayın bankerlerinden birinin hikayesini bizler ulaştırdığı için Çölaşan’ın kalemine sağlık… Umarım ikinci cildini de bulabilirim.
- Ve Özgürlük - Kitap Tavsiyesi
Ve Özgürlük - Kitap Tavsiyesi Arthur KOESTLER Çeviren: Kemal ÇUBUKÇU Yayınevi: Yalçın Yayınları Tür: Roman Basım Tarihi: 1995 Sayfa Sayısı:240 İspanya iç savaşında muhabir olan, bir komünist parti üyesi Koestler, o günlerde faşistler tarafından tutuklanarak hapse atılır. Ve nihayetinde Kostler yaşamından yola çıkarak “Ve Özgürlük”ü kalemine almıştır. Kahraman Peter, komünist partisinde çalışan bir üye ama partisinden kopuşlar yaşar ve yaşadığı ülkede faşistler tarafından baskı görür. Kahraman kendi iradesi için, düşüncesini yaşayabilmek için ülkesinden kaçarak “Ve Özgürlük”ünü başlatır ve faşistlere karşı müttefiklere katılır… Kostler kendi yaşadıklarından yola çıkarak yazığı romanında Alman faşistlerin, Avrupa’da üstün Alman ırkının sonsuza kadar varlığını sürdürmesi için yaptığı çalışmaları, bu uğurda Yahudileri, Çingeneleri… nasıl yok etme faaliyetlerini anlatmıştır. Çevirmenin de katkılarıyla sade bir dil ve akıcı üslupla faşistlerin dünyasını anlamak isteyenlerin okuması gereken romanlardan. Hikâye kurgu olsa da faaliyetler gerçektir. Ayrıca romanımızın kahramanı Türk klasiklerinden olan Suyu Arayan Adam romanındaki kahraman gibi kendi suyunu aramaya çalışır. Ama “Ve Özgürlük”ine kavuşur mu bu okuyucuların yorumuna kalmıştır.
- Mektepli Cellat - Kitap Tavsiyesi
Mektepli Cellat - Kitap Tavsiyesi Pavel KOHOUT Çeviren: Herdem BELEN ve Hüseyin ERTÜ Tür: Roman Yayınevi: Alfa Yayınları Basım Tarihi:2023 Sayfa Sayısı:568 Baskıcı, otoriter bir devleti anlatan roman. Cellâtlığın bir kutsal meslek olduğunu; kendine özgü tarihi, metodu, anatomisi olduğunu anlatan bir roman. Girdiği sınavlarda başarılı olamayan, manken fiziğine ve duru bir güzelliğe sahip genç bir kıza verilen cellatlık eğitiminin romanı. İroni ve tebessümlerin olduğu bir anlatım, film, belgesel tadında güçlü tasvirlerle yazılmış roman… Dünyayı, insanları biz okuyuculara anlatan pek çok göz vardır; arkeolojik buluntular, müzeler, kütüphaneler, mimari eserler vs vs… bu gözlerden biri de celattlık. Bir geçmişi olan, normları olan bu mesleğin romanını okumak isteyenlere Mektepli Cellât romanı.
- Adalet Partisi İdeoloji ve Politika - Kitap Tavsiyesi
Adalet Partisi İdeoloji ve Politika - Kitap Tavsiyesi Tanel DEMİREL Yayınevi: İletişim Yayınları Tür: Araştırma, Siyaset Basım Tarihi: 2013 Sayfa Sayısı:376 1961- 1981 yılları arasında yaşamış, liberal muhafazakâr olarak tanımlanan siyasi partilerimizden biridir AP. Kurucusu bir asker olan Ragıp Gümüşpala’dır. Lakin partiyi siyasetin içine aktif olarak yerleştiren, yükselten asıl kişi Çoban Sülü, Barajlar Kralı,Morrison Süleyman olarak da anılan Süleyman Demirel olmuştur. Yakın Türk Siyasi tarihinin önemli kilometre taşlarından biri olan Demirel liderliğindeki bu parti Türkiye’nin ilk koalisyon hükümetinde yer almış olan partimizdir. 1965 ve 1971 yılları arasında iktidarı tek başına ele geçiren parti 1971 muhtırası ile iktidar koltuğundan kalkmıştır. 1980 darbesine kadar da iktidar ortaklığı ile ülke yönetiminde söz sahibi olmuştur. 12 Eylül 1980 darbesi ile diğer partilerle birlikte kapatılarak artık sadece yakın siyasi tarihte yaşamış bir parti olmuştur. Kitabımız Türk siyasi tarihinde önemli bir yeri olmuş olan bu partinin nasıl doğduğunu, Demirel’in Türk siyasi tarihine nasıl yeni bir soluk getirdiğini, halk tarafından kısa bir sürede sevilmesinin, tutulmasını, ideolojilerini analiz ederken diğer yandan da partinin aktif siyasette oynadığı rolü, politikalarını, dönemin şartlarına göre nasıl hareket ettiğini anlatmıştır. Bu yüzden de yakın siyasi tarihi öğrenmek isteyenlerin, Demirel’i ve onun siyasetini tanımak isteyenlerin okuması gereken kitaplardan birdir. Akademik bir kitap olduğundan ötürü okuyucuların yararlanabileceği zengin bir kaynakça kısmı vardır kitabımızın. Akıcı üslup, anlaşılır bir dille kaleme alınmıştır. Kitaptan Alıntılar: -AP, 27 Mayıs’la birlikte 1950-60 döneminde kaybettiği gücü toparlamaya çalışan kesimlere karşı duyulan tepkiyi temsil etmeye soyunmaktaydı… -ABD yönetimin desteğini almanın(veya almış görünmenin) 1946 sonrasında Türk siyasal hayatında önemli olduğunu, rakiplerinden çok daha önce fark eden Demirel’in, ABD başkanı Johnson ile çekilmiş fotoğrafını delegelere dağıtması, onun propaganda konusunda rakiplerinden çok daha ileri olduğunu gösteriyordu. -1970’li yılların ikinci yarısından itibaren ise AP’nin milliyetçilik anlayışı ile MHP çizgisi arasındaki fark iyice bulanıklaşmış; ortak düşmana-komünizme- karşı ittifak hali farklılıklarının üzerine örtü atılması anlamına gelmiştir…
- Osmanlı'da Harem - Kitap Tavsiyesi
Osmanlı'da Harem - Kitap Tavsiyesi Meral ALTINDAL Yayınevi: Altın Kitaplar Tür: Tarih Basım Tarihi:1993 Sayfa Sayısı:288 Bir kadın yazarın kaleminden Osmanlı’nın en çok merak edilen, öğrenilmek istenen alanlarından biri HAREM. Yazar, Osmanlı’daki cariyelerden, kölelerden, harem ağalarından, padişahların annelerinden, kızlarına, eşlerinden şehzadelerin yaşamlarına dair bilgiler verir. Bu bilgiler ansiklopedi, arşiv, dergi, kitap, makale ve mektuplardan derlenerek yazılmıştır. Bunun yanı sıra kitabın son bölümünde yer alan “Yabancı Gözüyle Harem” başlığı altında İstanbul’a gelen veya yaşayan yabancıların bakış açısıyla yazdığı kitaplardan, mektuplardan da edinilen bilgiler vardır. Çocuk yaştaki gelinler, cariyeler; cariye ve sultanların yetiştirilip devlet adamlarıyla evlendirilmeleri, siyasi evlilikleri, denize atılan cariyeler, hadım yapılan harem ağaları; esir pazarları; kadınların siyasal kavgaları- saltanatları; karısından borç para alan padişah, kadınlardan nefret eden padişah; padişahların cariyelerine olan aşkları- muhabbetleri; ilk defa Latin alfabesiyle mektup yazan sultanı….. gibi Harem dünyasına ait pek çok bilgi ve bilgileri kısa anlatılar şeklinde okuyacağınız bir tarihi kitaptır. Bu ve bundan fazla bilgileri okurken dönemin siyasetini ve siyasete bakış açılarını da okursunuz. Kitaptan birkaç alıntı: Osmanlı padişahları içinde kadına en düşkün olan III.Murat’tır. Talihsiz Ayşe Sultan’a koca seçilmesi kadar. Devlet idaresine adam seçilmesi de önem taşıyordu. Oğlunun hayatına kadınların gireceğini ve böylece nüfuzunun azalacağını hisseden Kösem Sultan, buna da çare buldu. Oğlu Murat’a sadece cariyeler değil nedimler de sunuyordu. Enderun’da çok iyi eğitim görmüş içoğlanları vardı. Padişah eğer onlarla birlikte olursa daha iyi yetişecek, daha bilgili olacaktı. Böylece muhtemel bir kadın rekabetinde kurtulan Kösem , işleri bildiği gibi idare etme fırsatı buldu… İngiltere’den sonra köleliği ilga eden tek devlet Osmanlılardı. Sultan Abdülmecit padişahlığı zamanında kölelik kaldırıldı. İlk defa Asurlular tarafından kullanıldığı bilinen hadımların çeşitli çağlarda hükümdar saraylarında görevlendirildikleri görülürü. III.Osman, İstanbul’da dolaşmaya çıktığı haftanın üç gününde kadınların sokağa çıkmalarını ve evlerinde bile olsa süslenmelerini yasak etti.
- Yoksulların Savaşı - Kitap Tavsiyesi
Yoksulların Savaşı - Kitap Tavsiyesi Eric VUİLLAND Çeviren: Nihan ÖZYILDIRIM Yayınevi: CAN yayınları Tür: Roman Basım Tarihi: 2021 Sayfa Sayısı:52 Yoksulların veyahut Köylülerin Savaşı; İngiltere’de 14.yy. John Wylife’nin insanlarla tanrı arasında dolaysız bir ilişkinin oluğunu, İncil’in İngilizceye çevrilmesi gerektiğini, köleliğin günah olduğu gibi söylemlerle isyanın ilk ateşini yakmıştır. Hemen arkasından İngiliz John Ball, hocası gibi i nsanların eşit olduğunu söyler ve zenginler aleyhinde vaazlar verir. 1382’de poll taft/ kelle vergisi ile artık sabır taşacak ve köylüler ayaklanacak, yollar kesilecek, şatolar yıkılacakır… Wat Tyler, Jack Cade, John ve William Merfold gibi isimler yoksuların savaşını şiddetlendirdiler, yaydılar. İsyanlar idamlarla bastırılsa da isyan bitmemiştir. Thomas Muntzerg, Alman din adamı, isyanın lideri olarak etkin, yoğun cümleleriyle köylüleri peşinden sürükleyerek ismini tarihe yazdıracaktır. İşte elinizdeki kitap Fransız İhtilali öncesinde Avrupa’da yaşanan halk ayaklanmasını akıcı bir dille kurgulayarak, bugünden de izler taşıdığını göreceğiniz bir roman. 52 sayfalık bu romanın son sayfasını okuduktan sonra geçmişten bugüne kadar sadece iktidarların, insanların suretlerinin değiştiğini fakat o insanoğlunun yazgısının değişmediğini anlarsınız. Kitaptan alıntılar: Akıl ve saflık yoksulların olacaktı. Kutsal Kitap, nihayet insan aklı için ulaşılabilir olmuştu sanki. Kılıç onların elinden alınacak ve öfkeli halka verilecek. Şehitlik ezilenler için bir tuzaktır; arzu edilesi tek zaferdir. Tanrı’dan kibarca kendi dilimizi konuşmasını istemek ona hakaret değildir.
- Aristoteles ve İnsanın Özü - Tarih
Aristoteles ve İnsanın Özü - Tarih Aristotales, insanın özünü tanımlamak için, gülme anından yararlanıp, insanı aminal ridens (gülen hayvan) olarak adlandırdı. Hayvanlar alemindeki bütün canlılar arasında bir tek insan bu kayda değer yetiye sahiptir: Gülmek. Sonuçta gülmek ve dil dışında bizi öteki hayvanlardan ayıran pek az şey var. Nietzsche şunu arzular: İsa çölde kalsaydı keşke, iyilerden ve adillerden uzakta. Belki de yeryüzünü yaşamayı ve sevmeyi öğrenirdi; gülmeyi de. *İsa'nın hiç gülmediği söylenir. Barry SANDERS, Kahkahanın Zaferi
- Tılsım ve Süleyman Mührü - Tarih
Tılsım ve Süleyman Mührü - Tarih Tılsımlı gömleklerde çok sık görülen Mühr-ü Süleyman, aslında bir tılsımdır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde falcı, büyücü, okuyucu ve üfürükçü dükkanlarının kapısına çizilmiş ve dışarıdan geçenlere o dükkanda ne ile meşgul olduğuna dair fikir vermek için bir işaret olarak kullanılmıştır. Süleyman peygamberin mührü, üst üste yerleştirilmiş iki eşkenar üçgenden oluşan altı köşeli bir yıldız biçimindedir. Süleyman peygamber bu mühür sayesinde cinleri, insanları ve hayvanları yönetmiş olduğuna inanılır. Musevi inancına göre, Mühr-ü Süleyman’ı oluşturan altı köşeli yıldızın her bir köşesinde Musa, Harun, Yakup, Davud, İshak ve İbrahim peygamberlerinde isimleri kazılıdır. Nimet Elif ULUĞ, Osmanlı’da Batıl İtikatlar ve Büyü
- Ortaçağ'ın Cadı Avı - Tarih
Ortaçağ'ın Cadı Avı - Tarih Ortaçağ’daki bu cadı fenomenliği ya da hastalığı durumuna Yahudi düşmanlığı da eklendi. Çünkü bu çağda Yahudiler günah keçileri kabul edilmekte ve Hristiyanlara göre Yahudilerin dini ayinlerinde Hristiyan çocuk kanı dökmek gibi vasıflarından dolayı bu toplum, kötülüklerin dünyada yayılmasına neden olmaktaydı. Hatta vebanın suçlusu bile Yahudilerdi. Bazı dönem resimlerinde Yahudilerin keçiler gibi boynuzlu, saçlı, sakallı ve kuyruklu, keçileri sürerken ya da keçi sırında ters oturmuş gibi resimlerle simgeleştirildiği görülmektedir. Ayrıca Yahudilerin keçiler gibi pis koktuğu iddiası bu korkunun şeytan temelli olduğunu algısına dayalı olan bir mit hazırlamıştır. Onlara bu çağda yapılan çirkin suçlamalar, aynı zamanda Cadılar avında kullanılan cinsel ritüellerle birleşmiş ve çoğunluğu kadın olmak üzere binlerce insanın ölümüne neden olmuşlardır. Zaten bu dönemde cadılar öldürülürken onlar da oturdukları şehirlerde utanç içinde yaşıyorlardı. Viyana’da Yahudiler keçi boynuzlarını andıran sivri şapkalar takarlardı. Yine 13.yüzyılda Fransa’da Yahudiler geleneksel Yahudi rozetine boynuz figürü eklenmiş olan yeni rozetlerini takarlardı. Avrupa’daki pek çok kanunda Yahudilerle olan ilişkiler, İngiltere’de eşcinsellikle aynı şeyi ifade ediyordu ve aynı ceza veriliyordu. Yani Kilise sadece cadıları değil kilise öğretisine aykırı olan her şeyi yani toplumu temizleme niyetindeydi. Pınar ÜLGEN, Kadınlar ve Cadılar
- Yahudiler ve Engizisyon Mahkemeleri - Tarih
Yahudiler ve Engizisyon Mahkemeleri - Tarih Heretik olduğu ihbar edilen kişi engizisyon denilen bir mahkemenin önüne çıkarılır. Aslında bu mahkeme gerçek bir mahkeme değil. Hakimlerin yerinde papazlar var. Engizisyon, sorgulama yapar. Eğer suçunu itiraf eden olursa, ona üstünde alev resimleri bulunan sarı bir çuval giydirip, boynuna urgan bağlayarak şehirde dolaştırır, teşhir ederler. Halkın içinde dolaştırır, insanların taşlamasına, tükürmesine, çürük sebzeler fırlatmasına izin verirler. Sonra da ona ağır bir ceza verip, forsa olarak gemilere gönderirler… Aaron NOMMAZ, Yahudi Casus Jozef Nasi
- Kervan - Kitap Tavsiyesi
Kervan - Kitap Tavsiyesi İskender PALA Yayınevi: Kapı Yayınları Tür: Tarihi Roman Basım Tarihi: 2021 Sayfa Sayısı:296 Osmanlı Devleti, başkentinden her sene, Ramazan ayı öncesinde, kutsal topraklara hem yardım hem armağanlar götürmek için bir kurum oluşturmuştur. Bu kurumun (Surre Emini) oluşturduğu ve her sene kutsal topraklara gönderdiği alayın adı ise Surre-i Humayun Alayı ya da Surre Alayı’dır. Fakat bölgede 17.yüzyılda ortaya çıkan Vahhabi mezhebi, 18.yüzyılda tehlikeli olmuş ve Vahhabi mezhebindeki çeteler, kutsal toprakları işgal etmiş, kendi mezhebinden olmayan halka kötü davranmış, Surre Alayı’nın tam beş sene gelmesini engellemiştir. Ta ki 1881 II.Mahmut’un padişahlığına kadar. II.Mahmut, kutsal toprakları tekrar Osmanlı hakimiyetine almak, halkı Vahhabi tehlikesinden korumak ve Surre alaylarını sağ salim Mekke’ye ulaştırmak için bir kervan yola çıkarır. İşte romanımız bu konu üzerine yazılmış ve alayın başkentten çıkmasıyla da romanımız başlar. Kervan, Topkapı sarayından Söğüt- Konya-Antakya- Şam derken Mekke’ye varışa kadar ki 4 aylık serüvenini yazarımız, sürükleyici bir anlatım ve betimlemelerle anlatır; Vahhabi mezhebi, dazlaklar, hastalıklar, kıtlıklar, çekirge sürüleri, kum fırtınaları, çatışmalar, vuruşmalar, ihanetler, sırlar, cinayetler, hazine… Kitabın son sayfasında okuyucular için alayın başkentten Mekke’ye kadar ki geçtiği yol güzergahlarını da gösteren bir resim de vardır. Keyifli okumalar.
- Balzac'a Göre Şemsiye - Tarih
Balzac'a Göre Şemsiye - Tarih Honoré de Balzac, bu nesneyi/şemsiyeyi “ baston ile faytondan fırlamış pi ç” diye betimler.